Türkiye'nin ücra bir köşesinde dünyaya geldi.Mandıracılık yapan ailesine yardım ederek büyüdü.Dil öğrenmel için gittiği Amerika da dil öğrenmekle kalmayıp birbaşarı öyküsüne imza attı.Çöpe attığı kağıdın hayatının fırsatu olduğunu anlayan Hamdi Ulukaya,ABD'nin en başarılı 10 iş adamından biri oldu.
Hakkında "Yoğurdun Steve Jobs'u" diye başlıklar atılan Ameka'nın en çok satan yoğurt markası Chobani'nin kurucusu Hamdi Ulukaya "Çöpe attığım üzerinde satılık yoğurt" fabrikası yazan kağıt hayatımın dönüm noktası oldu."İş dünyasına ait haberlerin bulunduğu "ciddi"dergilerde ve gazetelerin ekonomi sayfaalrında yayımlanan başarı öykülerini aklınıza getirin.Aldığı ödüllerle birleşik şık ofislerindeki büyük masaların başında ya da fabrikaların önünde poz veren işadamlarını ve işkadınlarını mutlaka anımsayacaksınız.Hamdi Ulukaya da onlardan biri.Üstelik başarı hikayesi alışık olduklarımızdan çok daha renkli.Dedesi ve babası ile birlikte yaz aylarında yaylaya çıkıp koyun güden,üniversite çağına kadar ne olacağına bir türlü karar veremeyen Amerika gibi bir yere tek kelime dahi İngilizce bilmemesine rağmen gidip bir bakayım nasılmış oralar?diyerek gidebilenlerden biri.Her ne kadar "Maceraperest değilim"dese de risk almaya bayılıyor.Hiç düşünmeden hesap kitap yapmadan aldığı risklerde hiç yanılmamış olmalı ki şu an Amerika'nın en başarılı 10 işadamından biri ve 40 yaş altındaki işadamları arasında en parlak girişimci sayılıyor.
-Babanız mandıracılık yapıyormuş.Ona yardım ederek büyüdüğünüzden bahsediyorsunuz.Nasıl bir çocukluk geçirdiniz?
Dedem Elazığ'daki Şavak aşiretinin lideriydi.Ondan sonra da babam geldi.Ancak aşiret denilince hep mal mülk üzerine işleyen bir sistem gelir akla bizimki öyle değildi.Dedemde babam da manevi liderlerdi.Ben altı kardeşli bir ailede,Fırat nehrinin kenarlarında munzur Dağlarının eteğinde küçük bir kasabada büyüdüm.Hayatım dedemin dizinin dibinde aşireti nasıl yönettiğini izleyerek geçti.Verilen sözün tutulması gerektiğini bir işte önceliğin insan ve ona duyulan güven olduğunu ondan öğrendim.Babam mandıracılık yapardı.Ben de yazları yaylaya çıkar,ona yardım ederdim...
"Amerika'ya gitme fikri nasıl ortaya çıkı"
- Dil öğrenmek istiyordum.Öylesine bir gidip baakyım dedim ve Long Island'a gittim.İlk başlarda her giden gibi bocaladım,yalnız kaldım.Amerika'ya küçük bir sırt çantasıyla gittim,hiçbir şeyim yok sanıyordum ama meğer ailemden öğrendiğim deneyim ve bilgilerle doluymuş.Başarılı olmak için gereken her şeye sahipmişim.
"Yunanlılar bir Türk yoğurt piyasasında bizi geçti diye üzüldü"
İlk fabrikanızı da babanızın desteğiyle kurmuşsunuz...
Beni ziyarete gelmişti."Burada hiç peynir yok,bizimkileri getirip satsana"dedi.Hemen bir iki konteynır getirdik.Toptancılara verdik,iyi gitti.Para kazandık.Ardından bir fabrika kurduk.İki yıl bocaladık ama sonra ürün oturdu.
Tam peynir işi düzene oturmuşken bu defa da Chobani'yi kurup bir risk almışsınız..
Yapım böyle.Çalışmam lazım illa ki Chobani'nin kurulma hikayesi de enteresandır.Masamı toplarken elime bir kağıt geldi.Üzerinde "Makineleriyle satılık yoğurt fabrikası"yazıyor.Attım çöpe.Yarım saat sonra çöpün içinde kağıt arıyordum..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder