Powered By Blogger

13 Mart 2012 Salı

BEYİN HAKKINDAKİ EFSANELER VE GERÇEKLER

BEYİNLE İLGİLİ YAYGIN İNANÇLAR NE KADAR DOĞRU?

İnsan beyni bildiğimiz evrendeki en karmaşık varlık.Blim adamlarının onca çalışmalarına rağmen iki kulağımız arasına sıkılmış 1,5 kg ağırlığındaki bu kıvrım organ,hala birçok sır taşıyor içinde.

İşte beynimiz hakkında çok yaygın olan kimi efsaneler ve bazı bilgiler:

"Beynimizin yalnızca %10'unu kullanıyoruz"


Öteden beri beynimizin sadece %10'luk bölümünü kullanıdığımız söylenir.Ve geride kalan,kullanılmayan %90'lık kapasiteyle neler yapılabileceği merak edilir.Ama beyin MRI'ları teknolojisinde atılana adımlar,bu yaygın kanının efsane olduğunu ortaya koydu.Londra Üniversitesi Kognitif Bilim Enstitüsün'den Prof Sophie Scoot,"yapılan işlevsel beyin göörüntülemeleri,beyinde herhangi bir şekilde faaliyete geçmeyen pek az nokta olduğunu gösterdi bize" diyor.Yumruğumuzu sıkmak gibi basit bir iş için bile beynimizin %10'undan fazlasını kullanmak zorundayız,İşlevsel beyin görüntülemeler parmaklarımız ve avcumuzdaki kasların kasılmasıyla birlikte beyindeki çok sayıda hücrenin anında harekete geçtiğini gösteriyor.

Beynin sol ve sağ bölümleri


Anatomik olarak beyin sağ ve sol bölümler olarak diye ikiye ayrılır.Ve bu iki bölüm bazı işleri aralarında paylaşıyorlar.Sağ ve sol tarafları arasında gerçektem büyük farklılıklar olduğun söylüyor Prof Scoot,ama bu bir genelleme olarak söylendiğinde aynı şey kastedilmiyor diyor.İnsanları kendi kendilerine geliştirme konusunda yönlendiren kitaplara ya daiş alanında yol gösteren iki ayrı varlık olduğu gibi bir kanıya kapılıyorusunuz.Beynin sol kısmı,mantık ve akılcılığın egemen olduğu bölüm olarak gösteriliyor.Sağ tarafı ise sezgi yaratıcılık bölümü olarak tanımlanıyor.Dolayısıyla eğer mantığızı kullanan bir insansanız,beyninizin sol tarafını daha çok işliyorsunuz demektir.Ama daha çok duygusalsanız ve sanata eğilimleyseniz beynin sağ tarafını kullananlardansınız.Yaygın efsaneye göre,beyninin he iki tarafını tam anlamıyla kullanmayı öğrenen insanlar daha başarılı oluyor,hayattan daha büyük tatmin elde ediyorlar.

Prof Scoot ise insanların karşılarına her iki tarafını tam anlamıyla kullanmayı öğrenen insanlar daha başarılı oluyor,hayattan daha büyük tatmin elde ediyorlar.Ve ayrıca insanların karşılarına çıkan sorunların karşısında farklı şekillerde düşündükleri,ama bunun beyinlerdeki sağ ve sol bölümler arasındaki güç dengeleriyle hiçbir ilgisi olmadığını vurguluyor."Bazı insanların görsel algılaması gerçekten çok iyidir."Bazılarının da işitsel algılaması.Bir bilgiyi alıp işleme ve kullanma şekillerimiz çok değişik oluyor.Ama bunun beynin mantılı sol yanı ve yaratıcı sağ yanı  şeklinde basitleştirmek beynin çalışma şekli konusundaki saptamalarımıza uymuyor.

Bir de bu beynin yanını diğer bölümünden daha fazla kullandığımız gibi bir izlenim doğuruyor ki beyin aslında böyle çalışmıyor diyor Prof Scoot..Dolayısıyla iki taraf sürekli etkileşim halindeve corpus callosum diye bilinen karmaşık bir sinir yumağı aracılığıyla işbirliği halinde çalışıyor.Yani beynin iki yarısı birbirini tamamlıyor ve birbiriyle uyumlu halde işliyor.



Dolunayda insanların davranışları anormal artar


Birçok inanışa gööre delilikle dolunay arasında bağlantı kurulur;İnsanlar dolunay zamanı kurda dönüşür ve dolunaylarda her türlü ürkütücü ve tatsız şey yaşanır.Ancak psikologlar ve istatistikçiler bu konuya eğildiklerinde ayın insan beyni ve davranışları üzerindeki etkileri hakkında o kadar da elle tutulur bir veriye ulaşamadılar.Daha da önemlisi dolunay zamanlarıyla saldırılar tutuklamalar intiharlar kriz masalarına başvuranlar,zehirlenmeler ve trafik kazaları arasında herhangi bir ilişkiye de rastlamadılar.Uzun bir araştırma listesi hazırlayan Eric chudler "bu konuda bir çok araştırma yaptı.Eldeki verilerin çoğu ayın değişik dönemleriyle anormal davranışlar arasında hiçbir ilişki bulunmadığını ortaya koyuyor dedi."

Araştırmaya göre,dolunayla ilgili efsanelere inanaların çooğu güvenlik ve sağlık hizmetlerinde çalışıyor.Polisler ve hastane görevlileri de hayatta en korkunç ve üzücü vakalarla karşılaşan kesim.Eric Chudler travmatik olaylarla karşılaşan bu insanların o anlarda çok daha az dikkat çeken yarım ay ya da yeni aydan ziyade,gökyüzündeki dolunyı farkettiklerini belirtiyor.Dolayısıyla da kaz veya şuçlarla ayın en baiz olduğu zamanlar arasında ilişki kuruluyor.


"Mozart dinlemek,zeka arttırır"

1990'larda ortaya atılan bu fikir ünlü klasik besteci Amedeus Mozart üzerinde odaklanmıştı.İnsanlar,küçük çocuklara Mozart'ın eserlerinin dinletilmesinin çocukların beyin gelişimlerine katkı olacağına ve çocukları daha akıllı yapacağına inanmaya başladılar.Diğer efsanelerin tersine bu inanışta bir parça doğruluk payı var."Mozart etkisi"ile insanın zeka düzeyi arasındaki ilişkilere dair ilişki ilkin 1993 yılında Nature dergisinde yayımlanan bir bilimsel araştırmada yer aldı.Araştırmaya Kaliforniya Üniversitesi öğrencilerine bir dizi uzamsal akıl yürütme görevleri verildi.Bu testten önce Mozart'ın piyano eserini dinlemiş öğrenciler daha önce rahatlatıcı bir müzik dinlemiş olan ya da sessiz ortamda kalan öğrencilere kıyasla daha başarılı olmuştu.Ama piyano sonatı dinletilen öğrencilerin başarı  farkı 15 dakika sonra kaybolmuştu.Ardından gelen 2 yıl içinde medya bu ilginç gözlemi büyüterek küçük çocuklara Mozart dinletilmesinin onları daha zeki yaptığı düşüncesini yaydı.Öyle ki sırf bu amaçla Mozart eserlerinin CD'leri üretildi ve piyasaya verildi.1998 yılında ABD Georgia eyaletinde yeni deoğan bebeklerin annelerine Mozart CD'leri dağıtılıyordu.Kimileri Mozart'ın bestelerindeki müzik yapısısının beyindeki hatlar üzerine özel bir biyolojik etkisi olduğu tezini ortaya attı Daha sonraları yapılan araştırmaya göre bu konuda olağan ötesinde bir veri sağlanamdı.Ortaya çıkan sonuç beyni meşgul edecek testlerden önce insanı canlandıran herhangi bir hareketli müzik dinleilmesinin kişiyi uyumlu ve hevesli hale getirdiği dolayısıyla biraz daha iyi sonuç elde etmesine yardımcı olduğu yolundaydı....








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder